Lise geçiş sınavlarında sorulan ve yaklaşık üç yıl önce eğitim öğretim hayatına dahil olan “yeni nesil sorular” ya da “muhakeme soruları” öğrencilerin ne yazık ki yeni sıkıntısı oldu.
Branşım gereği ancak matematik soruları adına konuşabilirim.
Bu yeni nesil sorular neden çıktı?
Şöyle diyebiliriz, mevcut müfredatı çok fazla daralttıkları için, içerik çok kolay ve bu kolay içerikle yeterince seçici sorular çıkamıyordu. Geçmişte kolay müfredatın klasik sorularıyla tam puan alıp birinci olan yüzlerce öğrenci oldu ve bunun önüne geçmek için, soruların şekli değiştirerek sınavların seçiciliğinin biraz daha arttırılması amaçlandı. Muhakeme yeteneği ölçülerek uygun becerilere sahip öğrenciler seçilmeye çalışıldı.
Matematik dersi öğrencinin analitik ve muhakeme becerisini, günlük hayatta da zamanla çözüm bulma becerisini geliştirir. Parçaları birleştirerek bütüne ulaşma, bütünü parçalayıp başka bir bütün elde etme hareketleri vardır soruların içinde. Çocuğun elindeki (sorunun içindeki)parça sayısı ne kadar fazlaysa antrenman zorlaşır ve analitik zeka gelişir. Bu yüzden yavaş yavaş parça sayısı arttırılır. Basitten zora doğru gider. Yani olması gereken budur ve eskiden de böyleydi. Müfredat doluydu, çocuğun önüne bir sürü parça, yani veri-ipucu koyabiliyorduk. Büyük parçadan, küçük parçaya hareket alanı çok geniş olduğu için evet zorlaşırdı matematik ama analitik zekası yüksek olan çocuklar hem çok keyif alırlar hem de turnusol kağıdı gibi hızla kendini belli ederdi. Yetenekleri doğrultusunda da sıralanırlardı. Analitik zekası ya da becerisi düşük olan çocuklar –ki 7 tür çoklu zekadan biridir, herkeste düzeyi doğuştan farklıdır- matematikten kopabiliyorlardı.
Bugünkü müfredatın içi iyice boşaltıldı ve matematik kolaylaştı. Bu iyi bir şey mi? Sınav sistemimize göre tabi ki hayır. Çocuk konular hakkında sadece neredeyse bir fikir sahibi oluyor. Asla konu derinleşmiyor. En fazla iki veya üç hareket var. Böyle olursa böyle, şöyle olursa şöyle yapacaksın. Neredeyse ezber yani. Bu kadar.. Analitik zekası yüksek çocuk sıkılıyor, dersten kopup, ödev yapma alışkanlığı sekteye uğrayabiliyor. Bu kadar kolay içerikten zor ve seçici soru çıkmıyor haliyle.. O yüzden yeni nesil sorular aracılığıyla, soru metnindeki içerikle muhakeme becerisi ölçülmeye çalışılıyor. Ancak mevcut müfredat bu muhakeme becerisini ölçecek alt yapıyı çocuğa vermiyor ki.. Antrenmansız çocuğu maratona koşturmak gibi bir şey bana göre. Çocuklar hem çok zorlanıyor hem de pek keyif almıyorlar.
Müfredata müdahale edemeyeceğimize göre ne yapmalıyız peki? Getirilen çözüm 5. Sınıftan itibaren çocukları bu tarz sorulara alıştırmak. Oluyor mu peki? Öğretmenin yada okulun insiyatifine kalmış. Sadece ödev verilmesi işe yaramaz. Öğretmenler yazılı da bu sorulardan sormadığı sürece öğrenci pek yanaşmak istemeyecektir. Çünkü yazılı sorusu çocuk için en önemli motivasyon.
Yine de 8. Sınıfta öğrencide soyut düşünme becerisi iyice geliştiği için yeni nesil soruların zorluk derecesi önceki senelere göre birden artıyor. Yani çocuk alışsa bile soru şekline sınav senesinde adaletsiz ve orantısız zorlanıyor. Yine de elimizdeki tek çözüm bu. Bu soruların mekanizmasını parçalayarak öğrenmeye çalışmaktan başka yapacak bir şey yok maalesef…