Adanalı Şair ve THM Sanatçısı Cengiz Abaday : Kültür ve sanatta Adana’da bir nefer olmaya çalışıyoruz
>> SABİT ÖZKESER
HEM ŞİİR YAZIYOR
HEM TÜRKÜ OKUYOR
Çukurova Press’i ziyaret ederek şiir kitabı ve Türk Halk Müziği konusunda bilgi veren 58 yaşındaki Cengiz Abaday, “Şiir yazmanın dışında THM korolarında da türkü söylüyorum. Şiirlerimi toplum için yazıp, bunları gelecek nesillere aktarmak ve örnek olmak için çaba gösteriyorum. Kültür ve sanatta Adana’da bir nefer olmaya çalışıyoruz” dedi.
“BAZI ESERLERİM
ŞARKI-TÜRKÜ OLDU”
Son olarak İstanbul Hilal TV’de Türk Halk Müziği Sanatç ısı Selfinaz Yurduşen’in programına THM Sanatçısı Cengiz Meriç İzgi ile konuk olan Cengiz Abaday aynı zamanda TRT sanatçısı Soner Özbilen’in öğrencisi ve korosunda da yer alıyor. Şairliğin yanında aynı zamanda bazı arkadaşlarının şiir kitaplarını da düzenleyerek, editörlük yaptığını da anlatan Şair Cengiz Abaday, “Bazı yazdığımız eserler şarkı, türkü oldu. Rahmetli Mesut Eray ve Ercan Kont Adana’nın değeriydi, büyüğümüzdü. Biz bu kişilerin yanında bir çıraktık. Biz saygıyı onlardan öğrendik. Bu kişilerle Çukurova Edebiyatçılar Derneği’nde şiir okumaya çalıştık” diye konuştu.
Abaday, daha sonra şunları söyledi:
“ADANA DENİLİNCE AKLA
BİR KARACAOĞLAN, DADALOĞLU GELİR”
“Kültür Sanatın içerisinde olduğumuz için bizi ulusal Hilal TV’ye çağırdılar. Adana’da Cem Meriç İzgi ile birlikte gittik. Kendisi Hacıbektaş Veli Derneği’nde solist… 2 saat süren canlı yayınımız çok güzel oldu. İlk defa Türk Halk Müziği Korosu’na solist olanları bizi davet ettiler. Programın sunucu Selfinaz Yurduşen’di. Adana’da Gaziantepliler Derneği Korosu, Gönülden Gönüle Konyalılar Derneği Korosu, Çukurova Sahne Sinemacılar Derneği Korosu ile birçok koroda yer aldım. Ayrıca Azerbaycan’da Karabağ ve Hocalı katliamı ile ilgili Mansur Ekmekçi’nin hazırladığı Antolojide ve belediyenin hazırladığı kitaplarda da yer aldım. Gaziantep’te şiir kitabımla ilgili imza gününe katıldım.Kültür sanat adına bu topraklarda bir nefer olmaya çalışıyorum. Daha önce radyolarda da şiir programları sunuyordum. Adana bir kültür sanat şehri. Adana denilince akla bir Karacaoğlan gelir, Dadaloğlu gelir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Yılmaz Güney gelir.
“YILMAZ GÜNEY İLE AHMET KAYA’NIN
FİKİR VE DÜŞÜNCELERİNİ SEVİYORUM”
Ben kendimi bir konuda şanslı hissediyorum.Ben küçük bir çocuk iken rahmetli Yılmaz Güney, Sefa Mutlu olayında Adana’ya gelmişti. 6-7 yaşlarındaydım. Annem ve diğer aile bireyleri ile sinemaya gittik. Yılmaz Güney’in koşup elini öptüm. Bana derler çok şanslı olduğumu söylerler. Güzel bir anıydı… Şiir kitabımda Yılmaz Güney’i anlatan şiirim de var. Ben o insanları seviyorum. Yılmaz Güney’in Fransa’da değil de hatta Ahmet Kaya’nın da cenazesi orada, Bunlar bizim değerimiz ve onların yeri kendi ülkelerinin toprakları aslında. Yani bir insan düşüncesinden fikrinden dolayı yargılanması bana yanlış geliyor. Ben Yılmaz Güney ile Ahmet Kaya’nın fikirlerine düşüncelerini seven bir insanım.
“MAALESEF İNSANLAR
ÖLÜNCE DEĞERLENİYOR”
Yılmaz Güney konusunda kendimi gerçekten bu konuda çok şanslı hissediyorum. O da Adana’nın değerli bir sembolüydü. Adana kültür sanat şehri. Maalesef insanlar ölünce değerleniyor Türkiye’de. Akma biz tabii güzel adımlarla inşallah gidiyoruz. TRT Müzik’te de bu yılın Aralık ayı sonu ve yeni yılın ilk ayında bir program yapma durumumuz var. Amatörce çıktık, inşallah amatör ruhla devam ediyoruz ama güzel şeyler olacağına inanıyorum. Adana’ya biz her platformda güzel bir şekilde tanıtmaya çalışıyoruz”
“İLK ŞİİR KİTABIM ‘İNSAN BİR DEFA SEVER’ KİTABINI
2013 YILINDA ÇIKARDIM VE 2’NCİSİ DE YOLDA”
Benim bir şiir kitabım var. İnsan Bir Defa Sever… 2013 yılında çıkardım. Bu kitabın ikincisini yazıyorum. Çalışmalara devam ediyorum. 12 yıl aradan sonra 2. Kitabımı da 100-120 sayfalık yılbaşına doğru çıkacak. Sosyal aktivitelerde yer alıyorum… Ayrıca Safiye Samyeli’nin “Bırakın Kızlar Okusun” Antoloji kitabında yer aldım. Benim annem 13 yaşında evlendirildi. Okuma yazma yok. Çok şükür o dönemleri aştık. Biz de kız çocuklarının bilinçlendirilmesi adına böyle bir Antoloji hazırlamıştı. Safiye hanım toplumu uyarma açısından yıllar önce o Antolojide yer aldım.
“ÇOCUKLARIMIZIN PAMUK TARLASINDA
NE İŞİ VAR, OKUYACAKLAR, BİLİNÇLENECEKLER”
Bizim annelerimizin düştüğü duruma düşmesin. Çocukların pamuk tarlasında ne işi var. Okuyacaklar, bilinçlenecekler. Sanatçı toplumun bir adım önde giden bir neferidir., toplumun bir ışığıdır. Sizler de öylesiniz. Toplumu aydınlatan insanlarsınız. Bizim görevimiz de şiirlerimizle de şarkılarımızla da olsun toplumu aydınlatmak ve daha önce yaşanılan acıların yaşanmamasıdır. Ben kendim annemden örnek verecek olursam, 13 yaşında evlendirilmiş ve okula da gönderilmemiş. Annem Adana’da bir dolmuşa bineceği zaman bizleri götürürdü. Nedeni ise yanlış binmemeleri içindir.”