“Kapı kulu değil, emekçiyiz”

KESK Dönem Sözcüsü Eser Demirçin konuşmasında şunları söyledi. “Bizler bu ülkede kamu emekçileri mücadelesinin yapı taşı, fiili meşru mücadelenin adı olan KESK’e bağlı sendikaların üyeleriyiz. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz, bugün hizmet üretmiyoruz. Sokaklarda, alanlardayız.  Çünkü ülkeyi yönetenler 2025’in Türkiye’sinde bizleri hala kapı kulu olarak görüyor.  Hepimize daha fazla yoksulluk, sefalet ve geleceksizlik dayatmaya çalışıyor. Bu ülkede kamu emekçileri olarak sadece bizlerin hakları değil, tüm vatandaşların nitelikli, ücretsiz, ulaşılabilir bir kamu hizmeti alma hakkı yıllardır yok sayılıyor.  Yıllardır uygulanan üretime değil, borçlanmaya, betonlaşmaya dayalı insan ve doğa düşmanı bir model kurdular. Emek karşıtı, sermaye yanlısı bu modelde kamu hizmetlerine, kamu yatırımlarına ayrılan kaynaklar kısıldıkça kısıldı.

Kamucu anlayışta, sosyal devlette koskoca gedikler açıldı.  Eğitimden, sağlığa, ulaşımdan haberleşmeye tüm kamu hizmetleri özel sektöre devredildi, paralı hale getirildi. Kamu binaları ticarethaneye, vatandaşlar müşteriye çevrildi. Bunun bedelini de söndürül(e)meyen yangınlarla, her gün bir yerde ortaya çıkan sellerle, felaketlerle hepimiz ödedik. Ödemeye de devam ediyoruz. Bu modelde biz kamu emekçilerinin payına ise düşük maaşlarla, güvencesiz, angarya çalışma, çalışırken yoksulluk, emeklilikte sefalet düştü. Dolayısıyla bizler bugün sadece kendimiz için değil, Nitelikli, ücretsiz, ulaşılabilir kamu hizmeti hakkı yok sayılan başta dar gelirliler olmak üzere bu ülkenin tüm insanları, tüm yurttaşlar için, Yıllar boyu verdikleri emekler yok sayılan, göz göre göre sefalete itilen milyonlarca emeklinin hakkını savunmak için g(ö)revdeyiz. İşyerlerinde,  alanlarda omuz omuzayız. Başta kamu emekçileri ve emekliler olmak üzere tüm kamuoyu 4 milyon kamu emekçisini 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecini yakından takip ediyor. Ne yazık ki yıllardır uygulanan senaryo tekrar ediliyor, süreç bir kez daha oldubitti1ye getirilmek isteniyor. En son 3 gün önce hükümet ikinci teklifini açıklamıştır.   Söz konusu teklifle 12 Ağustos’ta yapılan ilk teklife yani altışar aylık dilimler halinde 2026 için %10 + %6, 2027 için %4+%4 teklifine ek olarak sadece 2026 için mevcut taban aylığa sade bin TL (1.000 TL) artış teklif etmiştir. Mevcutta 18 bin 316 TL olan taban aylıkta bin TL artışın karşılığı toplam maaşta, vergi kesintilerinden sonra günlük 1 simit parasına bile denk gelmemektedir.  Yani hükümet ilk teklife göre en düşük maaşta sadece 2 puan, ortalama maaşta ise sadece 1,5 puan artış teklif etmektedir. Üstelik 2 yıl için geçerli olan bu teklifte şu ana kadar enflasyon farkı verilmesine ilişkin tek bir cümle bile kurulmamıştır. Her şey 86 milyon yurttaşın gözleri önünde yaşanmaktadır.  Hükümet günlük bir simit parasına bile denk gelmeyen artışla kamu emekçileri ve emeklileri ile dalga geçmektedir. Mevcut takvime göre toplu sözleşme görüşmeleri yarın bitecek.  Yarın mesai bitiminden sonra hakeme başvuru süreci başlayacak.  Ama şu saate kadar kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı temel sorunlara, sendikaların taleplerinin hangilerinin kabul edilip hangilerinin kabul edilmediğine ilişkin tek bir cümle dahi duymadık. Çalışma Bakanı haftalardır “müzakerelerimizin tüm tarafları memnun edecek şekilde hayırla sonuçlanacağını ümit ediyorum” açıklaması yapıyor.”

Demirçin açıklamasında ayrıca şöyle konuştu. “Yıllarca bu ülkenin kamu emekçilerine “kapı kulu” muamelesi yaptılar. “Sendika kuramazsınız, yasak” dediler. Sendikalarımızın kapılarını mühürlediler. Ama bizler, haklar yasalardan, yasaklardan önce gelir diyen kamu emekçileri olarak o mühürleri söküp attık. Kapı kulu değil emekçiyiz diye haykırdık. Şimdi de yıllardır ülkemizin taraf olduğu ILO sözleşmeleri başta olmak üzere uluslararası sözleşmelerle tanınan grev hakkımızı yok sayıyorlar.  Bu sözleşmelerin iç hukukun üzerinde olduğunu yazan Anayasayı ayaklar altına alıyorlar. Bizler bir araya gelmediğimiz sürece tüm haklarımız 2025’in Türkiye’sinde bizleri hala kapı kulu olarak görenlerin iki dudağı arasında kalmaya devam edecek.  Bu Karanlık Tablodan Tek Çıkış Yolu; Yetkinin asıl sahipleri olarak bizlerin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, ‘hak verilmez mücadele ile alınır’ ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçiyor.   Bu Karanlık Tablodan Tek Çıkış Yolu, ‘Hepimiz aynı gemideyiz” diyenlere karşı “Geminin gerçek sahipleri olarak hakkımızı,  emeğimizin, alın terimizin karşılığını istiyoruz” diyerek tüm farklılıklarımıza rağmen birbirimize kenetlenmekten geçiyor.  Bugün bunun ilk adımını atıyoruz. Bizleri yok sayan bu yoksulluk, sefalet, güvencesizlik teklifine itirazımızı yükseltiyoruz. Üretimden gelen gücümüzü kullanıyor, bu daha başlangıç, mücadeleye devam diyoruz. Sözlerimizi kamu emekçilerine seslenerek tamamlamak istiyoruz.  Sevgili kamu emekçileri, sevgili emekliler çok kritik bir süreçten geçiyoruz.  Bizi görmeyen gözlere, taleplerimizi duymayan kulaklara KAPI KULU DEĞİL, EMEKÇİ OLDUĞUMUZU hatırlatmak zorundayız. Kim kendini nasıl nitelerse nitelesin her süreçte olduğu gibi bu süreçte de asıl “yetki” sizlerdedir.

Bugüne kadar sizin adınıza ‘yetkili’ olarak masaya oturanların yaptığı yanlışların, eksiklerin faturasını maaşlarınızda her yıl daha fazla erime, daha fazla yoksullaşma, daha fazla güvencesizleşme ile ödediniz. Ödemeye de devam ediyorsunuz. Artık yeter demenin vakti çoktan gelmiştir.  Bilin ki bu dönem diğer konfederasyonların özellikle maaş artışı tekliflerinde KESK’in teklifine yakın rakamlar sunar pozisyona gelmesi sizin tabandan yarattığınız baskının eseridir. Ancak bu yeterli değildir. Aslolan,  ekonomik, sosyal, özlük haklarımızda yaşadığımız kayıpların doruk noktasına çıktığı bu kritik dönemde taleplerimiz için birlikte mücadelenin yine tabandan büyütülmesidir. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi bu dönem toplu sözleşme sürecinin de hayal kırıklığı ile bitmemesi hangi sendikanın üyesi olursanız olun sizlerin taleplerinize sahip çıkmanıza bağlıdır.

Bizleri yıllardır siyasi iktidarın ve yine bu iktidarın Hakem Kurulunun iki dudağı arasından çıkacak kararlara mahkûm eden bu garabet sisteme karşı hangi sendikanın üyesi olursa olsun tüm kamu emekçilerini önümüzdeki süreçte;  İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Güvenceli İstihdam- Güvenli Gelecek, Demokratik- Adil Bir Çalışma Yaşamı, Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti, Grev hakkımızın önündeki engellerin kaldırıldığı Gerçek Bir Toplu Pazarlık Sistemi için omuz omuza vermeye, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.