TBMM Başkanı Kurtulmuş Adana’da: “Topraklarımızda sadece kardeşlik türküleri söylenecek”

.

Çukurova Üniversitesi Akademik Yılı Açılış Töreni’nde TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Bu topraklarda ilanihaye devam edecek olan kardeşliğimizi, Terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda gerçekleştiriyor ve sonuç almak için artık sona yaklaştığımızı ifade ediyorum. Bundan sonra bu memlekette bir tek kişinin dahi terör örgütlerine kaptırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkenin topraklarında sadece birlik ve beraberlik türküleri, sadece kardeşlik türküleri söylenecek” diye konuştu.

Kurtulmuş, Çukurova Üniversitesi 2025-2026 Akademik Yılı Açılış Töreni”nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin yaklaşık 7 milyonu aşkın öğrencisiyle 208 üniversitesiyle fevkalade büyük bir üniversite camiasına sahip olduğunu söyledi. Üniversitelerin, Türkiye'nin gelişmesi, yükselmesi ve yücelmesinin önemli işaretlerinden olduğunu anlatan Kurtulmuş, "52 sene olmuş Çukurova Üniversitesinin kuruluşu. Çukurova Üniversitesi kurulduğunda Türkiye'mizin birkaç şehrinde üniversite vardı. Anadolu insanı, gencecik evlatlarını İstanbul'a, Ankara'ya, Adana'ya Erzurum'a, Trabzon'a birkaç şehre gönderebilir, İzmir'e gönderebilir ve kısıtlı imkanlarla, kısıtlı sayıda öğrencimiz kontenjanlardan istifade ederek üniversiteye girebilirdi. Çok şükür bugün Türkiye'de her şehirde bir üniversite, Adana gibi bazı şehirlerimizde de birden fazla üniversite var. Bu, Türkiye'nin geldiği seviyeyi göstermesi bakımından fevkalade ümit verici bir durumdur” dedi.

Kurtulmuş, bundan sonra Türkiye'de üniversite sisteminin ikinci merhaleye geçme zamanı geldiğini, sayısal olarak sağladıkları bu üstün başarıyı niteliksel olarak da sağlayacaklarını dile getirdi. Adana'nın Toroslar'ın eteğinde, Anadolu kültürünün bugün bile en güçlü şekilde yaşandığı illerden biri olduğuna değinen Kurtulmuş, şehirlerin tek tek her birinin ileriye gitmesinin, hiç şüphesiz büyük ve güçlü Türkiye hedeflerinin bir parçası olduğunu vurguladı.Kurtulmuş, "Türkiye Yüzyılı"nda daha ileri atılımlar yapılacaksa bunda şehirlerin payı olacağını belirterek, "Şehirleri güçlü olmayan Türkiye'nin güçlü olması mümkün değildir. Bu çerçevede Adana da Türkiye'mizin gerçekten yıldız gibi parlayan şehirlerinin başında geliyor. Sanayisiyle, tarımıyla, eğitimiyle ve kültürde, sanattaki atılımlarıyla önemli şehirlerimizden birisi." dedi.

Bugünkü konuşmasında "küresel adalet arayışı" üzerindeki fikirleri paylaşmak istediğini aktaran Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fevkalade önemli ve hassas bir dönemden geçiyoruz. Dünyanın hemen hemen her alanda, yeni baştan oluşmaya başladığı, dengelerinin, sistemlerinin, tabiri caizse yeniden kurulduğu bir dönemden geçiyoruz. Çok büyük krizlerin, kaosların adeta bir büyük hızla sürekli yer değiştirdiği bir dönemden geçiyoruz. İklim krizlerinden kuraklığa kadar, ki Adana da bundan maalesef nasibini alan bir bölge, bir şehrimiz, iç savaşlardan çatışmalara, göçlerden insani trajedilere kadar, hatta ve hatta birtakım gerilim ve çatışmaların ortaya çıkardığı uzaydaki birtakım yeni mücadele alanlarına kadar, yüksek düzeyde silahlanmanın, nükleer silahlanma riskinin artmasına kadar, birçok alanda büyük çatışmaları hep beraber yaşıyoruz. Bu, ülkeler, bölgeler arasında rekabeti ve dengeyi değiştirdiği gibi, ekonomiden siyasete kadar fevkalade ciddi değişiklikleri de hep birlikte yaşıyoruz. Yeni dengeler, denklemler kuruluyor, eski denklemler de çözülüyor. Böylesine bir noktada, dünyanın hemen hemen her konusunda en stratejik noktada yer alan Türkiye'nin de artık eski bildik ezberleriyle yoluna devam etmesi mümkün değildir. Hem mevcut krizlere ve sorunlara karşı çözüm üretecek bir perspektifi ortaya koymak hem de Türkiye'yi sadece tehlikelerin dışında tutmak değil, küresel ölçekte, bölgesel ölçekte bu risklerin nasıl bertaraf edilebileceği konusunda öncü kılmak gibi tarihi bir misyonumuzun olduğunun altını çizmek isterim."

Dünyanın özellikle iki alanda fevkalade büyük krizleri yaşadığının altını çizen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bunlardan birisi, küresel ekonomide yaşanan büyük kırılmalar, çözülmelerdir. Sanayi devrimiyle, özellikle 20. yüzyılda, dünyada lanse edilen ve tek bir sistemmişçesine kabul ettirilen neoliberal sistemin, artık bütün özellikleriyle çatırdadığı, çöktüğü ve dünyada insanlar arasında ekonomide refahı yaygın bir şekilde sağlayamadığı, ayan beyan görülen bir gerçektir. Şu anda dünya ekonomisinde, her ülke ve her bölge yeni arayışların peşindedir çünkü 'Dünya ekonomisinin özelliklerini sayın' deseniz, bir numaraya oturtturacağımız özelliği, dünya ekonomisinin büyük bir adaletsizlik içermekte olduğudur. Bugün dünyada, herhalde herkesin kabul edebileceği şey, dünyada bolluk ve refah gelişiyor olmakla birlikte, bu refahın toplumun geniş kesimlerine yayılmadığı, yani gelir dağılımı adaletinin hiçbir şekilde sağlanmadığı gerçeğidir. Bu gerçek, sadece Afrika'nın, Asya'nın, Latin Amerika'nın yoksul ülkeleri için değil, Avrupa'nın ve Kuzey Amerika'nın zengin ülkeleri için de geçerlidir. Dünya sistemi maalesef az sayıda insanın, dünyanın bütün nimetlerinden istifade ettiği çok önemli bir dönemece girmiştir. Şu anda dünyanın yüzde 1'i, dünya zenginliğinin yüzde 50'sine sahiptir. Geri kalan yüzde 99 ise diğer yüzde 50'ye sahiptir. Sizi temin ederim ki insanlık tarihi boyunca bu kadar gayri adil bir sistem asla oluşmamıştı."

Kurtulmuş, dolayısıyla Türkiye'nin insanlarının, bütün insanlığın iyiliğini, hayrını ve güzelliğini isteyen bir medeniyetin çocukları olarak, ortaya koymaları gereken en önemli hususlardan birisinin, ekonomide küresel adaletin sağlanması olduğunu anlattı. Ekonomide bölüşümün hakkaniyet esasında olması gerektiğini "şart" diyerek vurgulayan Kurtulmuş, "Küresel ekonomik sistemin yeniden yapılandırılması konusunda şunun da altını çizmek gerekir ki  IMF gibi, Dünya Bankası gibi diğer uluslararası ekonomik kuruluşların hemen tamamına yakını artık fonksiyonlarını yitirmiş, kuruluş gerekçeleri geride kalmış ve bu kuruluşlar sadece güçlü ülkelerin, zengin ülkelerin çıkarına çalışan uluslararası kurumlar haline gelmiştir. Fakir ülkelere ihtiyaç içerisinde olan ülkelere ise sağladıkları birtakım desteklerle hem de onları yüksek faizlerle borçlandırarak daha büyük bir mahkumiyetin içine sokmakta, hatta verdikleri desteklerle, yardımlarla o ülkelerin kalkınma politikalarını da kendileri çizmektedir. Yani verdikleri dış borçları, bu borca ihtiyacı olan ülkelerin nasıl, nerede, ne şekilde kullanacağını kendileri tespit etmektedir" dedi.

Kurtulmuş, dünyadaki ekonomik sistemin adaletsizliklerini anlatmayı sürdürdüğü konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Trump döneminin başlangıcında, Elon Musk'ın ortaya koyduğu bazı fikirlerle, artık şirketlerin devletleşeceği bir döneme doğru gireceğimizi konuşuyorduk. Öyle görünüyor ki bu eğilim önümüzdeki dönemde de devam edecek. Artık dünyayı, bırakın uluslararası kurumların, devletlerin bile yönetmediği, büyük şirketlerin, tekelleşmiş devasa şirketlerin yönettiği bir dünyayı görmemiz kaçınılmazdır. Onun için diyoruz ki ekonomide küresel adaleti temin etmek, bunun için mücadele etmek Türkiye akademisinin, Türkiye'nin fikir ve ilim dünyasının en önemli vazifelerinden birisidir ve bunu yapacak Türkiye'nin insanıdır, gençleridir. Hem kendi milletimize hem insanlığa bu çözümleri üretip, ortaya koyacağız."

TBMM Başkanı Kurtulmuş, gelecek dönemde küresel siyasal sistemin durumuyla ilgili haksızlıklar ve eşitsizliklerin konuşulacağını söyledi.Aynı ekonomik sistemin kurumlarında olduğu gibi dünyadaki küresel sistemin de kurumlarının çatırdamakta, fonksiyonlarını yitirmekte ve artık tamamen işlevsiz hale gelmekte olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"En önemli örneği ise dünyada barışı ve insanlar arasında adaleti tesis etmek üzere kurulmuş olan Birleşmiş Milletlerin (BM) ve özellikle Güvenlik Konseyinin (BMGK) yapısının ortaya çıkardığı mahsurlardır. Sadece çevremizdeki iki büyük olaya baktığımız zaman BM'nin ne kadar işlevsiz hale geldiğini görüyoruz. Rusya-Ukrayna arasında 3 yılı aşkın bir süredir devam eden savaş ne yazık ki BM tarafından durdurulamamış, tam tersine BMGK'ye gelen kararlarda veto edilerek savaşın devamı bir şekilde temin edilmiştir. Benzer şekilde 2 yılı geride bıraktığımız İsrail'in Gazze üzerindeki baskıları, soykırımı ve işlediği insanlık suçları asla önlenememiştir. Bunun en temel nedenlerinden birisi BMGK'nin yapısı ve bu yapının da maalesef sadece güçlünün sözünün geçtiği bir yapı şeklindeki mevcudiyetidir. Dolayısıyla İsrail'in aleyhine bu süre içerisinde ne zaman BM Genel Kuruluna karar olmak için müracaat edilse, başvurulsa 'İsrail'in dayısı' tarafından veto edilmiş ve soykırım bugüne kadar sürdürülmüştür. Sözde Türkiye'nin de gayretleriyle İsrail bir ateşkese razı olmuş görünse de ne yazık ki sürekli olarak ateşkesi ihlal etmekte, insanları öldürmeye, insanları insan onuru dışında bir yaşama mahkum etmeye devam etmektedir. Dolayısıyla bu sistem böyle devam etmez. Biz istesek de devam etmez. İnsanoğlu böylesine bir gayri adil küresel sistemin içerisinde bundan sonra adil ve onurlu bir geleceği asla tasavvur edemez, asla kuramaz. Onun için diyoruz ki aslında güçlünün, kuvvetlinin sözünü esas alan, zayıfı ise asla göz önünde bulundurmayan bu küresel, siyasal sistem bütünüyle değişmeli ve dünya yeni bir siyasal yapıya kavuşmalıdır."

Kurtulmuş, her uluslararası platformda dile getirdikleri "Dünya 5'ten büyüktür" sözünün sadece bir slogan, temenni değil, dünyanın yeni bir sisteme duyduğu ihtiyacın, millet ve bütün insanlık adına dile getirilmiş bir temennisi olduğunu belirtti. Gençlere seslenen Kurtulmuş, "Biz görürüz görmeyiz ama sizler mutlaka Birleşmiş Miletlerin, dünya siyasal sisteminin değiştiğini göreceksiniz. Yeni bir Birleşmiş Milletler ve yeni bir dünya inşallah sizin zamanınızda kurulacaktır." dedi.

- "Adalet insan onurunun gerçekleşmesinin ilk şartıdır"

Adaletin olmadığı yerde insanlığa ait hiçbir şeyin olmayacağını vurgulayan Kurtulmuş, "Adalet insan onurunun gerçekleşmesinin ilk şartıdır. İnsan onurunun sağlanamadığı dönemlerde ise insanlık içine girdiği girdaplardan çıkamamış, çok büyük altüst oluşları yaşamıştır. Bugün de hem ekonomik hem siyasal anlamda dünya sisteminde onuru esas alan yeni bir döneme girmek mecburiyetindeyiz" ifadesini kullandı. Dünyada Z, Y'nin ardından kaygı kuşağı denilebilecek, gençlerin geleceğe dair ümitsiz bir haleti ruhiye içinde yer aldığı bir kuşaktan bahsedildiğini vurgulayan Kurtulmuş, "Yani nasıl bir dünya olunacak, çatışmalar nasıl önlenecek? Bu söylediğim açlık, kıtlık, küresel göç meselesi, çevresel tahribat, iklim değişiklikleri, susuzluk, kuraklık, çatışmalar, savaşlar... Bu bütün bu ağır tablodan dolayı karşımızda kaygı kuşağı diyeceğimiz bir kuşak ortaya çıkıyor. Geleceğinden ümitsiz, belirsizlikler içerisinde tedirgin bir kuşaktan bahsediliyor. Türkiye'nin gençleri, büyük bir medeniyetin çocukları olarak sizler kaygı kuşağının değil, adalet kuşağının öncüsü olacaksınız ve dünyada adalet sözünü en yüksek seviyeye çıkaracaksınız." diye konuştu.

Kurtulmuş, bunun için gayretle bütün güçlerini birleştireceklerini ve yeryüzünde yeni bir sesin, sözün yükselmesine vesile olacaklarının altını çizdi. Gençlere seslenen Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Adalet kuşağından kastımız, kendisinin aleyhine olsa bile doğruyu ve hakkaniyeti söyleme becerisine sahip olan insanları yetiştirmektir. Adalet kuşağından kastımız, yeryüzünde hakkı ve adaleti, yeryüzünün bütün insanları için isteyen, karakterli bir sesi ortaya koyabilmektir. Adalet kuşağından kastımız, yeryüzünün bütün zenginliklerinin, insanoğlunun tamamının ortak malı olduğunu bilen bir fedakarlıkla dünyaya bakabilmektir. Yeryüzünde bizim kültürel mirasımızı, bütün insanlığın ortak mirası olarak gören ve bunun üzerinde sözünü kuvvetlendiren bir adalet kuşağı olmaktır. Bunun için biz Türkiye'nin geleceğinden, gençlerimizden ümitliyiz, dünyanın gençlerinden de ümitliyiz. Niçin ümitli olduğumuzu söylemek için sadece Filistin'de, Gazze'de yaşananlar karşısında, dünyanın dört bir tarafında milyonlarca, yüz milyonlarca insanın hem de hükümetlerinin tehdit ve baskılarına rağmen caddelere, sokaklara, meydanlara çıkarak özgür Filistin için mücadele etmesi, insanlığın geleceği için, umutlanmamız için en önemli sebeplerden birisidir. Normalde bir tek insanın bile sokağa çıkamayacağı zannedilen ortamlarda, ülkelerin, hükümetlerin baskılarına rağmen, Londra'da, Belçika'da, Fransa'da, Amerika'da dünyanın dört bir tarafında, Japonya'da, Kore'de yüz milyonlarca insanın İsrail'in, katil İsrail'in yüzünü ortaya koyması, mazlum Gazzelilere elini uzatması öyle çok da küçümsenecek bir şey değildir. Artık yeni bir adalet kuşağının, dünyanın dört bir tarafında adım adım, hem de hızlı adımlarla gelmekte olduğunu görüyor ve bundan büyük bir memnuniyet duyuyoruz."

Kurtulmuş, bu adalet kuşağının öncüsünün, Türkiye'nin gençleri olacağını ifade etti.

Üniversitelerin sadece birer bilgi üretim merkezi değil, bilgi, hikmet ve irfan ekseninde yeni bir düşünce sistematiği geliştirmesi gereken merkezler olduğunun altını çizen Kurtulmuş, "Bundan 30 sene evvel dünyada bilgi çağı falan diyorduk, bilginin en hızlı üretildiği, en hızlı geliştirdiği bir dönemden geçiyoruz. Hele hele yapay zekanın ve yüksek teknolojilerin hızlı gelişmesiyle, bilgi üretmek fevkalade kolay bir hale gelmiştir. Mühim olan bu bilginin insanlığın hayrına, faydasına olacak şekle getirilmesidir, işte bizim medeniyetimizde buna hikmet derler." şeklinde konuştu.

Kurtulmuş, atom bombasını bulmak, o molekülleri parçalayabilmek, ardında onlarca yıllık birikimin olduğu fevkalade zengin bir bilimsel çalışmanın sonucu olduğunu ancak atom bombası yapmanın insani ve marifet olmadığını ifade etti. Bütün insanlık için doğru, iyi ve faydalı olanı üretecek bir güce, bilgiye ve potansiyele sahip olduklarını belirten Kurtulmuş, "Yeter ki bir olalım, birlik olalım, beraber olalım ve ilimizdeki imkanları en iyi şekilde kullanarak bunu önce ülkemizin ve nihayetinde bütün insanlığın faydasına sunabilelim." diye konuştu. Türkiye'nin böylesine bir hassas dönemde her şeyden evvel kendi içerisinde birlik ve bütünlüğü sağlamak mecburiyetinde olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Onun için ilk asrını geride bıraktığımız 100 yılı aştığımız Cumhuriyet'imizin maalesef 50 yılında ayaklarımıza bir pranga gibi vurulan bu ülkenin ileriye gitmesini, bu ülkenin insanlarının birlik, beraberlik içerisinde dünyanın en güçlü milletini teşkil etmesini önleyen terör belasını artık geride bırakıyoruz. Türkiye'de emperyal projelerin bir şekilde kendi maşaları olarak kullandıkları, emperyal projelerin bölme ve parçalama siyasetlerinin bir unsuru, bir vekalet unsuru olarak gördükleri terör meselesini Türkiye olarak bir daha asla canlanmamak üzere tarihe gönderiyor, geride bırakıyoruz. Bunun için asırlardır birlikte beraber yaşamış, aralarında şimdiye kadar hiçbir husumet, hiçbir kavga, çatışma olmamış olan Türklerin, Kürtlerin, Arapların ve bu topraklarda yaşayan bütün etnik ve mezhebi farklılıklar içerisindeki 86 milyon yurttaşımızın arasında ezeli ve edebi kardeşliğimizi yeniden tahkim ederek yolumuza devam ediyoruz. Aramızdaki birtakım nifak ve fitne unsurları olan bu aparatları geride bırakıyoruz."

- "Terörün yabancı güçlerin maşası olarak kullanılmasına müsaade etmeyeceğiz"

Kurtulmuş, Sultan Alparslan'ın Anadolu topraklarını fethederken yanındaki en büyük yardımcılarının Anadolu'da yerleşik bulunan Kürt unsurlar olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:

"Kürtler ve Türkler birlikte Anadolu'yu bir İslam yurdu yaparak 1071'den bu yana bu toprakları aziz milletimizin merkezi haline getirdiler. Yine aynı şekilde Kurtuluş Savaşı'mız öncesinde Çanakkale'de 1. Dünya Harbi sırasında 10'dan fazla cephede Türkler, Kürtler yan yana aynı siperlerde savaştılar, mücadele ettiler, şehit oldular. Hepimizin ortak vatanı, hepimizin medeniyetinin ortak paydası olan yer, bu topraklardır, Anadolu topraklarıdır. Şimdi bu topraklarda ilanihaye devam edecek olan kardeşliğimizi Terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda gerçekleştiriyor ve sonuç almak için artık sona yaklaştığımızı ifade ediyorum. Bundan sonra bu memlekette bir tek kişinin dahi terör örgütlerine kaptırılmasına, bu ülkede asla ve asla terörün yabancı güçlerin maşası olarak kullanılmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkenin topraklarında sadece birlik ve beraberlik türküleri, sadece kardeşlik türküleri söylenecek. Sadece bu ülkenin de değil, Terörsüz Türkiye ile birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak Allah'ın izniyle bu bölgedeki bütün halkların aynı safta, aynı cephede, aynı hedef doğrultusunda yer almasını sağlayacağız. Allah yolumuzu açık etsin. Allah bu ülkeyi her türlü şerden korusun. Allah bu ülkenin düşmanlarına fırsat vermesin diyorum. Birliğimizi, dirliğimizi kıyamete kadar daim kılmak için hep beraber ferasetle, bilgiyle, irfanla çalışmaya devam edeceğiz. Yolumuz açık olsun, sözümüz kuvvetli olsun, Türkiye'nin düşmanları Türkiye'ye zarar vermesin, Allah bu ülkeyi dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi haline getirsin diyorum."

TBMM Başkanı Kurtulmuş, törenin ardından Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş’i ziyaret ederek, çalışmaları hakkında bilgi aldı. Numan Kurtulmuş daha sonra Cuma Namazı’nı Adana Ulu Camii’nde kılmasının ardından Adana Valiliği ziyareti gerçekleştirip, Hilton Oteli’nde ise Sivil Toplum Buluşması’na katıldı,