Osmanlı İmparatorluğu ve Almanya 1. Cihan Savaşı’nı kaybedince emperyalist güçler yani savaşı kazanan taraflar başta boğazlar olmak üzere Anadolu’yu paylaşmak sevdasına kapıldılar. Böyle bir dönemde Mustafa Kemal ve arkadaşları bir Cuma günü öğleden sonra Bandırma Vapuru ile Anadolu’da oluşacak insanlara bastırmak üzere İstanbul’dan Samsun’a hareket ettiler.
İngilizlerin kontrolünde Karadeniz’in azgın dalgalarına rağmen Mustafa Kemal ve arkadaşları 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktılar. Bu Samsun’a çıkış aslında Kurtuluş Ateşinin kafalarda yakılışıydı. Mustafa Kemal ve arkadaşları Samsun’dan sonra bir dizi toplantılar , konferanslar yaptılar ve 23 Nisan 1920’de Egemenlik, Kayıtsız, Şartsız Milletindir” parolasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtılar.23 Nisan 1920 aslında “Yeni bir milletin doğuşuydu. Mustafa Kemal yüce meclisten başkomutanlık görevini de aldıktan sonra Anadolu’nun düşman işgalinden kurtarılması noktasında her cephede ne yapılacağını Mustafa Kemal ve arkadaşları hazırladıkları plan doğrultusunda uygulama koydular. Çok çetin geçen Kurtuluş Savaşı sonrasında işgalci güçler bir bir cennet vatandan adeta kaçtılar. Üzerinde yaşadığımız Adanamız, Ermenilerin yol göstermesi ile Fransızlar tarafından Ege başta İzmir olmak üzere Yunanlılar tarafından tamamen işgal edilmişti. Bu işgalleri Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının büyük özveri göstererek bir başka deyişle “Ya Ölüm ya İstiklal” parolasıyla düşman işgalinden cennet kabul ettiğimiz Anadolu kurtarıldı.
Özellikle İzmir’in kurtuluşu dünyada yaşayan mazlum milletler topluluğuna bir ışık oldu. Yunan ordusu denize döküldü, Yunan general esir alındı, Mustafa Kemal ve arkadaşları esir alınan generalin kılıcını kendisine tekrar takdim ettikten sonra Kayseri Talas’a gönderilerek yapılacak antlaşmaya kadar orada kalması sağlandı. İzmir’in kurtuluşu gibi Adanamız da Fransızlardan ve Ermenilerden kurtarıldı. Bu yapılan silahlı mücadele sonrasında Lozan Antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünyaca tanınan yeni bir yönetimi ile yeni bir devlet oldu.
106 yıl önce Samsun’da yakılan ateş birkaç yıl içerisinde Anadolu’yu aydınlattı, işgalci güçlerin yani emperyalistlerin paylaşmak istedikleri Anadolu yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin anayurdu kabul edildi. Başkenti Ankara olan yeni Cumhuriyet kuruluşundan bu yana düşmana korku salarak, dosta güven vererek bugünlere geldi. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu günlere gelmesinde başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah arkadaşlarını, erkekleri ile omuz omuza mücadele eden Nine Hatun’ların, Şerife Bacıların, Kara Fatma’ların her 19 Mayıs’ta saygı ile şükranla anarak geleceğimiz kabul ettiğimiz çocuklara bu şanlı destanı yazan kahramanlarımızı anlatmak her anne ve babanın görevidir. Bunu yapamayanlar, yetiştirdikleri evlatlarda eksiklik görürlerse bu eksikliğin nedeni kendilerinden kaynaklandığını bilmelidirler. Son günlerde PKK ile yapılan görüşmelerde Lozan Antlaşması’nın gündeme gelmesi veya getirilmesi tartışmaya açılması tek kelime ile abesle iştigaldir. Çünkü; Lozan Antlaşması genç Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedir. Bu gerçeği herkes bilmeli, bilmenin ötesinde de kabul etmelilerdir.