Muhterem okurlarımız, Hicri Takvimine göre Muharrem Ayı yılın ilk ayıdır. Bu ay için mübarek insan Hz.Peygamber Efendimiz (S.A.V) bu ayın bolluk ve bereket ayı ve de bu ayda tutulan oruçların Ramazan Ayından sonra en hayırlı oruçlar olduğunu Müslümanlara müjdelemiş ve kendisi de bu mübarek ayda oruçlar tutmuştur. Alevi kardeşlerimiz “Can dostlarımız” bu ayın 1’i ile 12’si arasını oruç tutarak geçirirler. Hz.Ali Efendimizin soyundan gelen 12 İmam adına bu orucu büyük bir mutluluk içerisinde ancak üzüntülerini yaşayarak tutarlar. Hepimizin bildiği gibi Kerbela Olayı bu ayda yaşanmıştır. Hz.Hüseyin Efendimiz ve yarenleri aç ve susuz bırakılarak bu ayda şehit edilmişlerdir. Ayevi inanışına sahip olan can dostlarımız Hz.Hüseyin Efendimiz ve yarenlerine yapılmış olan bu büyük haksızlığı protesto edercesine hayvansal gıda yemeyerek, su içmeyerek, düğün-nişan-sünnet gibi şölen yapmayarak ve tüm insanlığa iyilik yapma yarışına girerek Muharrem Ayı’nın ilk 12 gününü oruçlu geçirirler. Muharrem Ayının 5.gününde Aşure şöleni yapılır. Aşure şöleninde hedef Hz.Hüseyin Efendimizin oğlu İmam Zeynel Abidin’in kurtuluşuna ve Hz.Peygamber Efendimizin (S.A.V) soyunun devamını sağlamasına izafeten yapılan bir şölendir. Kazanlarla yapılan aşureleri yapanlar, dağıtanlar ve yiyenler bu önemli mutluluğu paylaşırlar. Alevilik en kısa tabiriyle Hz.Ali’yi sevmektir. Hz.Ali sevenleri, Alevilik ve Bektaşi kültürünü günümüze kadar taşımıştır. Bu kültürün kültürümüze büyük katkılar sağladığı ve bu konuda bilgi birikimi yüksek alimler yetiştirdiği bilinen ve de yaşanan bir geçektir. Örneğin; Hacı Bayram veli, Yunus Emre gibi alimler, bilim adamları bu kültürden yetişmişlerdir. Muhterem okurlarımız, benim kendi köyümde okul olmadığı için Karataş Cumhuriyet İlkokulunda okudum, 50 kişilik sınıf mevcudumuzun yüzde 45’i Alevi inancına sahip can dostlarımızın evlatlarıydı. Bu arkadaşlarımla kurduğum iyi ilişkiler sayesinde Alevi kültürüyle de büyüdüm. Benim okuduğum yıllarda Karataş’ta Alevi büyüğü Şıh Ali Sudin Efendi vardı. Bu bilgin insanın elini öpebilmek mutluluktu. Alevi inancına mensup can dostlarımız Ali Sudin Efendiyi ziyaret etmekte yarışırlardı. Bu mertebeye erişmiş olanlara her Alevi büyük saygı duyardı. Örneğin dini nikahları bu Şıhlar ve Dedeler kıyardı. Aslında benim de çok saygı duyduğum, benimsediğim kültürümüzün bir güzelliği ve hatta mutluluğu olan Alevilik, tartışmasız bizim bir zenginliğimizdir. Büyük Atatürk ve onun “En Büyük Eserim” dediği Cumhuriyet’e her Alevi kardeşim gönülden bağılıdır ve Cumhuriyeti ilelebet yaşatmakta ta kararlık gösterenlerdir. Bu güzelliklere sahip olan Alevi kardeşlerimle, can dostlarımla birlikte yaşamanın bugüne kadar hep mutluluğunu gördüm ve yaşadım. Benim zenginliğim çok fazla Alevi dosta sahip olmamdır. Bu anlayışla can dostlarımın, Alevi Kardeşlerimin Muharrem Ayını kutlar, oruçlarının makbul olmasını temenni ederim.