ADANA ALAYI’NIN (125. ALAY) ÇANAKKALE DESTANI…
ADANA ALAYI’NIN (125. ALAY) ÇANAKKALE DESTANI…
Araştırmacı-Yazar Ahmet Erdoğdu’nun Çanakkale’de yaptığı 5 yıllık araştırmanın sonucunda yazdığı, önsözünü emekli General Mustafa Kemal Tutkun ve arka kapak yazısını Avukat M. Ziya Yergök’ün kaleme aldığı; “ÇANAKKALE 1915 125. ALAY’IN (ADANA ALAYI) ATATÜRK’ÜN EMRİNDE 20 GÜNÜ” adlı kitap çalışması yakında okurlarıyla buluşacak.
>> SABİT ÖZKESER (Röportaj)
ÇANAKKALE’DE GÜN GÜN YAŞANANLARI
BÜTÜN GERÇEKLERİYLE OKUYUCUYA SUNUYOR
Kitap, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşı’na katılması ve Çanakkale’de yaşanan Deniz Savaşı’ndan itibaren gün gün yaşananları bütün gerçekleriyle ve bilinmeyen yönleriyle okuyucuya sunuyor.
Ahmet Erdoğdu 5 yıl yaşadığı Çanakkale’de savaş alanlarını adım adım gezerek, savaşla ilgili bütün belge, bilgi, fotoğraf, harita, kroki ve şemalarla kitabını oluşturdu.Bundan başka gerek ulusal gerekse uluslararası Çanakkale sempozyumlarına katıldı. Bu araştırmalar sırasında Adana Tümeni olan 16. Tümenin ve alaylarının bugüne kadar bilinmeyen yönlerini ortaya çıkarttı.
Araştırmacı-Yazar Ahmet Erdoğdu’ya yönelttiğimiz sorular ile aldığımız yanıtlar şöyle:
S. ÖZKESER- Ahmet Bey Çanakkale Deniz Savaşı nasıl başladı, nasıl gelişti biraz bahseder misiniz?
ÇANAKKALE DENİZ SAVAŞI
A. ERDOĞDU- 18 Mart’a gelmeden önce 7 Şubat 1915’te İngiliz ve Fransız donanmalarına bağlı 50’nin üzerinde savaş gemisi ve yüze yakın nakliye gemisi, Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda konuşlanarak bu adayı, Çanakkale Harekâtı’nın merkez üssü haline getirmişler ve harekât hazırlıklarının son ikmal çalışmalarını tamamlama uğraşına girişmişlerdir. Bu arada Boğaz önünde bulunan birkaç İngiliz ve Fransız gemisi, Boğaz’ın dış istihkâmlarını bombalamaya devam etmişler ve bunlardan başka Eski Hisarlık’taki bataryalar da şiddetli ateşe tutulmuşlardı. 19 Şubat’ta İngiliz donanması Boğaz ağzındaki tabyalarla, Kumkale ve Seddülbahir Kalesi’ni bombaladı. Tam gün süren bombardıman önemli bir hasara yol açmadı ve bu noktalardaki Türk topları susturulamadı.
25 Şubat’ta ise Bombardıman tekrar başladı ve bu kez Boğaz girişindeki kale ve tabyaların savunma gücü neredeyse tamamen kırıldı. Türk kuvvetleri de menziline giren İtilaf gemilerine karşı kısmi isabetler kaydettikten sonra, akşama doğru Seddülbahir Kalesi ve Kumkale’yle, Orhaniye ve Ertuğrul tabyalarını boşalttı.
Nusrat Mayın Gemisi, Erenköy Koyu’na önceden tesis edilen 10 mayın hattından farklı olarak bu mayın hatlarına dik konumda gizlice 11. Mayın hattını tesis etmek üzere 7/8 Mart gecesi 26 mayın bıraktı.
Müttefiklerin 18 Mart günü gerçekleşen büyük deniz saldırısı öncesinde, Çanakkale Boğazı’nda 11 mayın hattı ve 403 mayın bulunuyordu. Ayrıca Nara Burnu ile Kilya Koyu arasında denizaltı ağları oluşturuldu.
18 Mart günü, tabyaların ateşi altında İtilaf Donanması’nın 3 zırhlısı (Bouvet, Ocean, İrresistible) batmış, iki zırhlı ve bir muharebe kruvazörü de (Infexible, Gaulois ve Suffren) uzun süre onarılamayacak şekilde ağır hasar görmüştü.
Boğaz’dan içeri girmeye çalışan filonun üçte biri etkisiz hale getirilmişti. Ayrıca Boğaz savunmasının en önemli unsuru olan mayın hatları, büyük ölçüde yerinde durmaktaydı. Bu nedenle 18 Mart’ta Boğaz’dan içeri giren İtilaf Donanması birkaç saat içerisinde büyük bir yenilgiye uğrayarak geri çekilmek zorunda kaldı. Churchill sonradan, “Nusrat dünyayı değiştirdi” diye yazmıştır.Böylece Çanakkale Deniz Savaşı sonuçlanmış oldu.
S. ÖZKESER- Deniz Savaşı’ndan sonraki Kara Savaşları nasıl başladı?
25 NİSAN’DA GELİBOLU ÇIKARMALARI
A.ERDOĞDU- İngilizler ve Fransızlar 18 Mart 1915’te büyük bir yenilgi alarak denizden geçemedikleri Çanakkale’yi deniz kuvvetlerinin de yardımıyla karadan geçmek için, bütün hazırlıklarını yaptıktan sonra planın birinci safhasının uygulamasına geçerler.
25 Nisan’da Müttefik ordu başarıdan son derece emindi. Gelibolu önündeki ordu, kendini İstanbul’u Müslüman Türklerden kurtaran ‘Haçlı Ordusu’ olarak görüyordu. Bu ordu içinde bulunan İngiliz gazeteci Ashmead Bartlett; “Bu son ve en büyük Haçlı ordusunun Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u almasının ve Haç uğruna savaşıp ölmüş şövalyelerin intikamını alacağını” yazıyordu raporlarında. Hamilton kendini İstanbul’u alan komutan olarak görmekteydi.
İngiliz ve Fransızların çıkartma yaptığı yerler içerisinde kitabımızla ilgili olarak Arıburnu bölgesini esas aldığımız da 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, ilk çıkartmaya 57. Alayıyla yetişerek durdurmuştu. Cephede yeterli kuvvet olmadığı için gerek 27. Alay gerekse 57. Alay büyük zayiat vermesi nedeniyle yeni takviye birliklerine ihtiyaç duyulacaktır.
S. ÖZKESER- Buraya bir nokta koyarak biraz da Adana Alayı ile ilgili bilgiler veriri misiniz?
A. ERDOĞDU- Adana Alayı, 125. Alay olup merkezi Adana’da olan 16. Tümene bağlıdır. Seferberlikten sonra tümen olarak İstanbul’a intikal etmişler ve yedi buçuk ay civarında Bakırköy bölgesinde savaşa hazırlıklarını tamamlamışlardır. Bu alay tümenin vurucu gücü olup intikallerde 16. Tümenin diğer alayları olan 47. ve 48. Alaylardan önce hareket etmektedir.
S. ÖZKESER- Adana Alayı Çanakkale’ye ne zaman intikal etmiştir ve bundan sonraki gelişmeler nelerdir?
A. ERDOĞDU- Biraz önce yukarıda da anlattığım gibi Çanakkale’de ilk gün yaşanan büyük kayıplardan sonra her geçen saat yeni takviye birliklere ihtiyaç duyulur. 5. Ordu Komutanı Liman von Sanders böyle bir zamanda 17.05’te İstanbul’a gönderdiği raporda genel durumu belirttikten sonra Albay Rüştü (Sakarya) Bey komutasındaki 16. Tümeni takviye olarak ister: “16. Tümen’den bir piyade alayı (Adana Alayı) ve dağ topçusunun gemilerle Gelibolu’ya gönderilmesinin emir buyrulmasını rica ederim. Belki buradan Maydos’a (Eceabat) karşı kullanılır. Tümenin diğer kalan kısmının Uzunköprü ve Keşan üzerinden gönderilmesi ve hareketinin çabuklaştırılması, özellikle rica olunur.”
Verilen emir üzerine; 16. Tümen’in 125. Piyade Alayı ile bir dağ topçu taburu dört gemi ile 26 Nisan akşamı yola çıkarılır. 27 Nisan’da Kilya Limanı’na yaklaşılır ama İngiliz savaş gemilerinin Arıburnu açıklarından aşırma bombardımanı gemilerin Akbaş Limanı’na yönlendirilmesine neden olur. Akbaş’ta ise limanın iskele imkânının yeterli olmaması gemilerden askerlerin indirilmesini zorlaştırır; askerler ancak ertesi gün karaya çıkarılır. Alay 28 Nisan saat 05.OO’te Bigalı köyü çevresinde toplanarak 19. Tümen’in emrine verilir. Böylece Adana Alayı 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal’in emrine girmiş olur.
ADANA ALAYININ (125. ALAY) CEPHEYE İNTİKALİ
Adana Alayının 3 taburu bulunmakta olup bu 20 günlük süre içerisinde nerede bir olumsuzluk yaşanıyorsa orada görev yapmış ve bu görevleri sırasında gerek Yarbay Mustafa Kemal’den gerek 57. Alay Komutanı Binbaşı Hüseyin Avni Bey’den gerekse 27. Alay Komutanı Yarbay Mehmet Şefik Bey’den büyük övgüler almıştır.
ADANA BAYIRI
Hatta 1 Mayıs günü yapılan muharebelerde 1. Tabur Komutanı Binbaşı Cemal Bey şehit olmuş ve şehit olduğu dereye “Cemal Deresi” adı verilmiştir. Daha sonra gelen tümenin karargâhının olduğu bayıra da “Adana Bayırı” adı 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa tarafından verilmiştir.
Adana Alayı ilk bir haftada verdiği zayiat şu şekildedir:
Şehit Subay |
Yaralı Subay |
Şehit Er |
Yaralı Er |
Kayıp Er |
Toplam Zayiat
|
4 |
14 |
591 |
518 |
361 |
1470 |
Adana Alayının 17 Mayıs 1915 tarihine kadar Yarbay Mustafa Kemal’in emrindeki 20 gününü neredeyse saat saat anlatmaya çalıştım. 17 Mayıs tarihinde Mustafa Kemal’in veda mektubuyla Birinci Kitabın sonuna gelmiş oluyoruz.
Bu tarihten sonra 16. Tümen emrindeki muharebelerdeki başarılarına devam etmiş ve Çanakkale Muharebeleri sonunda savaş alanından ayrılmıştır. Alay daha sonra gittiği Gazze Savaşları’nda 1. Gazze Savaşı’nı kazandıran alay olarak tarihteki yerini almıştır.
S. ÖZKESER- Ahmet Bey, bize vermiş olduğunuz bilgiler ve emekleriniz için teşekkür eder, kitabınızın okurunun bol olmasını dileriz.
A. ERDOĞDU-Gazeteniz Çukurova Press adına ben sizlere teşekkür ederim.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.